kurtlar vadisi pusu kurtlar vadisi

Kurtlar Vadisi Irak, son 10 yılın en çok izlenen yerli filmi olma unvanını Recep İvedik'e kaptırmak üzere...

Açılış haftasında da bir rekora imza atan Recep İvedik, 4 ile 6 Nisan haftasının gişe raporlarına göre 7 haftada toplam 4 milyon 4 bin 215 seyirciye ulaştı. Film 184 sinemada gösteriliyor

Şu ana kadar, son 10 yılın en çok izlenen yerli filmi olan Kurtlar Vadisi Irak ise 26 haftada 4 milyon 256 bin 567 kişi tarafıdan izlenmişti.

Görünüşe göre Recep İvedik, önümüzdeki hafta Vadi'nin rekorunu ele geçirmiş olacak.

Gazeteye ölüm ilan verdiler.
Kurtlar Vadisi'nin unutulmaz oyuncusu ölümünün yıldönümünde gazete ilanıyla anıldı!
Kocaeli'de bir vatandaş, Kurtar Vadisi dizisinin unutulmaz oyuncusu Çakır'ı dizideki ölümünün yıl dönümünde gazete ilanı ile andı. Fanatik vatandaşın, ilanda yer verdiği sözler de bir o kadar dikkat çekiyor.

Dizide Süleyman Çakır tiplemesi ile un kazanan Oktay Kaynarca'yı fanatikleri bir türlü unutmuyor.

Kocaeli Tarık Bulut isimli vatandaş, Çakır'ın dizide öldüğü 8 Nisan 2004 tarihli gününün 4'uncu yıl dönümü nedeniyle gazetelere anma ilanı verdi.

İlanda şu sözlere yer verildi: "Merhum Ziya Yılmaz'ın (Laz Ziya) damadı, Nesrin Hanım'ın eşi, Meral Yılmaz'ın eniştesi, Polat Alemdar'ın can dostu ve ortağı, Memati, Erhan ve Abdülhey'in arkadaşı, Merhume Derya Çakır'ın ağabeyi, Seyfo Dayı'nın manevi yeğeni, Selvi ve Pusat'ın babaları unutulmaz isim Süleyman Çakır'ın vefatını bundan 1461 gün önce derin bir üzüntü ile öğrendik. Acımız büyük. Merhuma Rahmet, eş ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Saygılarımla. Tarık Bulut (Bir Yurttaş)."

Çakır'ın dizideki ölüm sahnesinden sonra Türkiye'nin dört bir yanında gıyabında cenaze namazı kılınmış ve gazetelere başsağlığı ilanları verilmişti.

Oktay Kanarca'nın dizideki roluna son verilmesi büyük yankı uyandırmıştı.

resime dikkat muro dua ediyor....

Tüm Kişiler

Kanal Reytıng Share

Yaprak Dökümü Kanal D 19.50 42.20

Kurtlar Vadisi Pusu Show 16.40 38.00

Binbir Gece Kanal D 14.30 32.90

Arka Sokaklar Kanal D 13.00 29.80

Asi Kanal D 10.00 24.00

Tek Türkiye Stv 8.30 20.80

Kavak Yelleri Kanal D 7.20 17.00

Annem Kanal D 6.70 18.60

Elveda Rumeli Atv 7.60 17.40

Köprü Star 6.70 19.30

Genco Kanal D 6.60 17.70

Selena Atv 6.30 16.80

Dudaktan Kalbe Show 6.10 16.20

Doktorlar Show 5.90 13.80

Hatırla Sevgili Atv 5.70 17.30


Ab Grubu

Kanal Reytıng Share

Yaprak Dökümü Kanal D 19.60 43.50

Binbir Gece Kanal D 18.90 44.20

Kurtlar Vadisi Pusu Show 16.90 35.90

Elveda Rumeli Atv 11.20 25.80

Asi Kanal D 9.60 24.90

Annem Kanal D 9.30 22.70

Kavak Yelleri Kanal D 9.30 21.20

Hatırla Sevgili Atv 9.20 26.40

Doktorlar Show 8.30 19.40

Arka Sokaklar Kanal D 8.00 18.20

Avrupa Yakası Atv 7.90 18.20

Dudaktan Kalbe Show 7.20 18.10

Köprü Star 6.60 17.50

Benim Annem Bir Melek Atv 6.80 17.70

Elveda Derken Kanal D 6.40 16.90

iskender büyük:Naptınız kitabınızı bitirebildinizmi?
gazeteci:Az kaldı.Ama bazı konularda hala eksiklerim var.
iskender büyük:Siz iyi bir araştırmacısınız.Eminim tamamlarsınız.
gazeteci:Sağolun.
iskender büyük:Yazılarınızı hergün gazeteden takip etmeye çalışıyorum.Ülke meselelerine getirdiğiniz çözüm önerileri takdire-şayan.Özellikle laik tutumunuzu tebrik ediyorum.
gazeteci:Eksik olmayın.Ancak sayın İskender Büyük hangi karanlık dehlizin içine girsem karşıma siz -çıkıyosunuz.
iskender büyük:Mesela.
gazeteci:Mesela öcalanın siyasal bilgilerde okumasına katkıda bulunduğunuz.
iskender büyük:Gerçek dışı.
gazeteci:Sizin ya da size yakın çevrelerin öcalanın sosyalist çizgiyi benimsemesi.
iskender büyük:Gerçek dışı.
gazeteci:Yine öcalanın sizden ya da size yakın çevrelerden 12 eylülün gerçekleşiceğini öğrenip suriyeye kaçmasını sağladığınızı.
iskender büyük:O zamanki komite kademesinin bile ihtilalin ne zaman yapılacağından haberi yoktu.Bizim mi varmış?
gazeteci:İhtilalin oluşması için şartları hazırlamak üzere çorum,malatya,maraş olaylarını tertip ettiğiniz.
iskender büyük:Konyayıda ekleyin bari.Orda biz yokmuymuşuz.
gazeteci:Varmısınız?
iskender büyük:Konyada ben yoktum.Konyada bana ihtiyaçda yoktu.Zaten hazır bir kitle vardı.Benim anlamadığım şehir ismi sayarak ben nerde mücrim oluyorum.
gazeteci:Gladioya ne diyosunuz?
iskender büyük:Zamanında lüzumlu bir örgüttü.60 ihtilalinde ilk mesaj neydi?NATO ya SENTO ya bağlıyız.Hem diyeceksinizki bağlıyız hem de gereğini yapmıyacaksınız olur mu öyle şey?
gazeteci:Gladio örgütlenmesi içinde yer aldınızmı?
iskender büyük:Siz bu konuda benimle ilgili hangi bilgilere ulaştınız?
gazeteci:Terör örgütü kurulması için şartlar oluşturmak,buna karşılık terör örgütüne taban tabana zıt dini söylemi olan örgüt kurmak.
iskender büyük:Mizancılarıdamı biz kurmuşuz?
gazeteci:Evet.
iskender büyük:Biz kurmadık.Ama kim kurduysa iyi yapmış.Bende olsam aynı şeyi yapardım.Bir bataklık var siz diyosunuzki burda niye sinek var yav sinekmi var?İlacı var sıkarsınız ölür.
gazeteci:Bataklık oldukça sinek olur.Bu ülkede hep bataklık olması gerektiğine mi inanıyosunuz?
iskender büyük:Benim inancım şu:Bir devlet varsa bu devletin bataklık alanları olacak.Gerektiğinde düşmanını içine gömmek için.
gazeteci:Yazık değilmi insanımıza?
iskender büyük:Bu ülkede yaşamanın bir bedeli var.Herkes bir bedel ödemek zorunda.Siz bu bilgilerle yatağınızda rahat uyuyomusunuz?Hayır.Eee tabiki sizin kitabınız çok satıcak ama bir ömür arkanıza bakarak yaşıyacaksınız.Bu kadar bedelde benim gibi bir adama siz bataklık yaratıyosunuz demek için bence az bile.
gazeteci:Peki sizce gladio bittimi?
iskender büyük:Düşmanı kalmadı.Ama NATO bitti mi?
gazeteci:Siz NATO ya taraftarmısınız?
iskender büyük:Siz hala 6.filoya karşımısınız?İnsanlar,ülkeler,stratejiler ve bununla birlikte çağ değişir.Bu ülkede gladiodan büyük tehlikeler var.Siz suni bir gündem yaratarak bu tehlikelerin üstünü kapatıyosunuz.
gazeteci:Nedir o tehlikeler?
iskender büyük:Milletin kendisi.
gazeteci:Düşman milletse siz kimsiniz?
iskender büyük:Bu sürüyü güdücek çoban.Hiçbir çoban koyuna sormaz nereye gideceğini.Arada bir uçurumdan düşen olur kurdun kaptığı olur o da sürünün selameti için lazımdır.Boşver bu milleti,devleti eşin nasıl,çocukların nasıl?Kızmıyolarmı sana bunları yazıp tehlikeye atıyosun diye?

Erhan:Abdül galiba mayına bastım.

Abdülhey:Ne mayını Erhan dal dal...

Doğum Tarihi:11.02.1977

Eğitim:M.G.S.M.Tiy.

Göz Rengi:Kahverengi

Boy:176

Kilo:65

Televizyon
Keje, Bedel, Yarım Elma, Yılan Hikayesi, Bizim Aile, Aşka Sürgün, Dikkat Bebek Var, Uy Başımıza Gelenler, Emret komutanım .Zincir Bozan , Hayalet, Hayat Bilgisi

Sinema
Metropol Kabusu, Neredesin Firuze, Köçek, Yolculuk, Gülizar, Emret Komutanım

Tiyatro
Antigone, Vişne Bahçesi, Duvar, Akad'ın Yayı, Hakkari'de Bir Mevsim, Bunu Yak, Godoyu İzlerken, Şirinler, Masal, Duvar, İnsanın Evreleri, Üşümek, Akadın Yağı

Reklam
Garanti Bankası, Ülker

Kurtlar Vadisi fanatikleri kâbusu atlattı. Hayatta kalmayı başaran Memati "hasarlı" da olsa arkadaşları tarafından bulundu. Ancak geçen hafta Vadi fanatiklerini en az Memati kadar üzen bir gelişme daha olmuştu. Bulut'un göğsünden iki kurşun yarası alması, "O da mı diziden gidiyor?" tedirginliğine yol açmıştı. Zira Bulut her ne kadar Memati'nin düşmanı gibi görünse de ikilinin arasında "aşıklar atışıyor" tadındaki diyaloglar keyifle izleniyordu. Memati, Büyük İskender tarafından eroin bağımlısı haline getirildi. Malum, Memati ile Bulut liman işinde ortaklık yapıyorlar. Bence bu gelişme ortaklıklarını pekiştirecek. Bulut malı tedarik edecek, Memati kullanacak!.. Yani, al gülüm, ver gülüm... Bu arada PKK'lı Muro ile yardımcısı Çeto arasındaki sohbetler, her ne kadar yasadışı örgütü sevimli gösterme tehlikesi taşısa da, kaçınılmaz olarak dizinin ilgi odağı haline geliyor. (Şu Muro bir an önce saf değiştirse de herkes rahatlasa) Bu hafta ikili arasında şu ilginç diyalog gelişti:
ÇETO: Televizyonda göründüm mü başkanım?
MURO: He, göründün... Televizyondan aradılar, "Çeto bizde anchorman'lik yapabilir mi?" diye sordular.
ÇETO: Anchorman nedir başkanım?
MURO: Anchorman; emperyalist burjuva düzeninin ekranlardaki provokatör ajan sunucusudur Çeto!..
Bu da son zamanlardaki "Anchorman nedir. kime denir?" tartışmalarında "Muro kriterleri" olarak kayıtlara geçti...

Reis: Ula geçen gün senin adamların burada vurulmadı mı?
Muro: Hee vuruldu ne olacak?
Reis: Benim adamlarım vurulsa ben bi daha gelmem ula sen ne yüzsüz şeysin!
Muro: Git işine zaten ortakların duman oldu!
Reis: Sen mi bişey yaptın onlara?
Muro: Sana hesap mı vereceğim?
Reis: Doğru konuş sıkmayım kafana!
Muro: Sen mi sıkacan ha ha ha ha ha

Nişanlanmadık
İşadamı Mehmet Germiyanlıgil'in kendisini Derin Mermerci ile aldatması üzerine boşanma kararı alan Elif Dürüst, bir süredir ünlü yapımcı Raci Şaşmaz ile aşk yaşıyordu. Basına görüntü vermemek için büyük çaba sarf eden ünlü çift hakkında geçtiğimiz günlerde "Nişanlandılar" şeklinde haberler çıktı. Hakkında çıkan bu dedikoduları kesin bir dille yalanlayan Elif Dürüst, şunları söyledi: "Bu haberlerin kaynağı neresi hiç bilmiyorum. Ama Raci Şaşmaz'la kesinlikle nişanlanmadık." Bu arada Elif Dürüst, son günlerde kurucusu olduğu Aralık Derneği'nin faaliyetlerine hız verdiğini ve birçok insana yardım eli uzatacaklarını müjdeledi.

Kurtlar Vadisi'nin karikatür tiplemesi Muro'nun "Lanet olsun benim bu içimdeki insan sevgisine" repliğinin geçtiği bölüm, Youtube'de hit olmuş. Tevekkeli değil yani, dizinin izlemeyeninin bile o cümleyi sokakta yürürken, alakasız kişilerden, alakasız zamanlarda, alakasız konularda arasında duyması. Duyar duymaz da yönünü şaşırmış bir gülümsemeye sebebiyet veren, "bu nasıl bir tematik elastikiyettir", "ne tür bir humour duygusudur", "nasıl bir mizah çarpılmasıdır" hissiyatının zihne oturması.

Doğrusu bu ifadenin milyonların diline takılmasını; "her insanı deştiğinizde karşınıza çıkacak o gelgitin; "kafasını kırmak istedikleriniz olsa bile, bütün insanları sevmek" gibi bir hissiyatın, kara mizaha vurulmuş hali işte" diyerek rasyonalize etmeye kalkışmak, çok yeterli görünmüyor.

Çünkü; evlatlarını alarak bu ülkenin ciğerinin ucunu yakmış bir örgütün 'başkanını', -platonik-şablon bir karakter olsa bile- kuracağı hiçbir cümle, yapacağı hiçbir espri, kara mizah kurtaramaz vicdanlar nezdinde. En azından 'halk'a inmez bu derece. Velev ki dizi olsun mesele, ölen karakterlere mevlüt okunduğuna, ölüm ilanları verildiğine hiç mi şahit olmadık güzel memleketimde?

Peki bu önümüzde duran ne? İki espri, üç şamatayla gönül fethetmek mi?

Elbette değil. Dil, bazen gerçeklik algısıyla doğrudan bağlantılı olmayabiliyor, işin aslı en çok olmadığında başarılı oluyor. Bilginin ve genelgeçer olanın tam zıt istikametinde vaziyet aldığında tutuyor. İyi sanat ve edebiyat dediğimiz, o lezzetli şey de buradan doğuyor.

Nitekim; tek bir cümle kurmadan, bir kadının kucağındaki bebeğini pusete bıraktıktan sonra, yıkanmış çamaşırları asmak üzere çıktığı çatı katından, birdenbire, ansızın atlamasının (Gilles'in Karısı-2004-Fransa) sebebini, iyi kotarılmış bir sanattan daha iyi anlatacak hangi sosyal bilgi vardır ya da var mıdır böyle bir bilim, emin değilim. Emin olduğum, gerçekliğin ilgi alanının dışında kalan, sözcük-kavram-anlam sacayağından oluşan türdeki dil eşiğe dayandığında, incelen, derinleşen ondan ötesi bilinen gerçekliği tersine çevirme yetkinliğine bile ulaşabilen bir şey haline dönüşüyor.

Kurtlar Vadisi dizisinin, izleyenleri tarafından belli bir zaman sonra gerçeklik boyutunda algılanmaya başlanması da, şimdilerde PKK'nın metropol sorumlusunu canlandıran "Muro" karakterinin delice sevilmesi, cümlelerinin milyonların diline düşmesi, aşkla tekrarlanır hale gelmesi de; gerçeğine biriktirilmiş onca katmerli nefrete rağmen karikatürünün sempatiyle, sevecenlikle bağra basılması da, anlamın taçlandırıldığı bir dilin göstereni oluyor. Anlamın taçlandırıldığı, yani sözcüklerin-görüntülerin düşünme kavramından ayırdedildiği, dolayısıyla varsayılan şeylerin zamanla mantık dairesine çekiliverildiği, gerçek olarak algılandığı bir dil.

Vaktiyle "dile aynı bir resme bakar gibi bakmamız gerektiğini" söylemiş olan Wittgenstein'ın kastı bu muydu bilemem, ancak şu kesin ki, dil içinde bulunduğu imkanlar bahçesi sayesinde çok kolaylıkla bir yanılsama yaratabiliyor. Bugün 'milli pelesenk'imiz haline gelmiş olan "Lanet olsun benim bu içimdeki insan sevgisine" sözü de, öyle çok yüksek de değil ortalama bir mizah algısının. dizinin bağlamıyla, karakterin özelliklerinin kesiştiği o kırılma noktasını aştıktan sonra; ederinden daha yüksek bir pahaya kavuşabiliyor. İlk çarpışmada insanda "orijinal bir ifade", "şık bir mizah" duygusu, bir özdeşim uyandırabiliyor.

Gelgelelim; internet sitelerinde; saçı-sakalı yüzü-gözü birbirine girmiş "Muro"yu yakışıklı bulduğunu, O'na aşık olduğunu kendinden nefret ede ede, bunu da söyleye söyleye itiraf eden, dişi metropol yaşam formlarına rastlamak, her şeyi başkalaştırıyor. Normal şartlarda sokakta görse kaldırım değiştirecek presentabl tiplemelerin "PKK'lı ama, kızamıyorum ben bu Muro denen herife" beyanatları işin çoktan gerçeklik boyutunu aşıp, çok başka bir uzama evrildiğini kanıtlıyor.

Dolayısıyla "Lanet olsun bu benim içimdeki insan sevgisine", sadece "Lanet olsun benim bu içimdeki insan sevgisine" anlamına gelmiyor. "PKKlı karakteri sevmeyelim" demek değil elbet amacım; hatta karakter başarılı neden sevilmesin, sularındayım.

Derdim; iyi kurulmuş, atmosferi iyi dizayn edilmiş ve bileşenleri iyi seçilmiş, bazen cümle kurarak bazen de kurmayarak iyi konuşmuş bir dilin, ne saf bilginin ne de başka bir lisanın anlatamayacağı şeyleri kavratmak konusunda bütün araçlardan daha mahir olabileceğini söylemek.

O dil ki; kimi zaman insana "öteki"nin içindeki "ben"i anlamak gibi bir imkan bahşedebilirken, bazen gerçeklik algısını paralize edip bir oyun ya da zan düzeyine indirgeyebiliyor. O dilin kendini sığdırdığı biçimin adı sanattır, edebiyattır ya da başka bir şey; gün geliyor bilgiyi yaya bırakabiliyor, kurgu gerçeği sollayabiliyor. Abartmak gibi olmasın diyeceğim ama daha önce de oldu; Kurtlar Vadisi karakterleri ve replikleri işte milyonlara bunu yapıyor.

Hayatında hiç başarısız olmamış, yakışıklı, zengin ve aynı zamanda mutlu bir evliliği olan “Cem”in (Murat Aygen) doğum gününde eşiyle yaşadığı tartışma büyür.
Eşi “Deniz” (Deniz Uğur) onu terk eder. “Cem”, ertesi sabah eşinin en yakın arkadaşı “Orhan”la (Emre Karayel) ilişkisi olduğunu düşünür ve yıkılır. Herkesten ve her şeyden uzaklaşmak isteyen “Cem”, onu nelerin beklediğini bilmeden, Fransa’daki teknesinde bir hayat sürmeye başlar.
Amerika’da devlet bursuyla müzik eğitimi alan “Nil”in (Müjde Uzman), sevgilisi “John” ile ilişkisi kabusa dönmek üzeredir. Karanlık işleri yüzünden Amerika’dan kaçmak zorunda kalan “John”, “Nil”i de yanına alır ve Fransa’ya gider.
Kanal 1’in yeni dizisi “Paramparça Aşklar”ın öyküsü kısaca böyle.
Kaderlerinden kaçan iki kişinin Fransa’da karşılaşmasıyla birlikte başlayan hayatları ve aşkları için verdikleri mücadelenin anlatıldığı dizinin ilk bölümü perşembe akşamı yayınlandı.
Prodüksiyonunu Chantier Film’in, yönetmenliğini Haluk Bener’in yaptığı, Müfit Saçıntı, Yılmaz Okumuş ve Ayşegül Bakış’ın yazdığı, başrollerinde Deniz Uğur, Zeyno Gönenç, Emre Karayel, Müjde Uzman ve Murat Aygen’in oynadığı dizinin iş yapmaması halinde faturanın çıkarılacağı isim belli.Birçok insan şunu diyecek:
“Deniz Uğur’un oynadığı bir dizinin tutmayacağı belliydi. Özel hayatındaki yanlışları yüzünden seyirci onu çoktan sildi.”
Bazı seyircilerin, “rol” ile “gerçekler” arasındaki bağı sağlıklı kuramadığı bir gerçek. Ama bu diziyle ilgili şöyle de bir gerçek var:
Faruk Bayhan gibi deneyimli bir televizyoncunun perşembe günü o saatte yayınlanacak yeni bir dizinin kafadan “Paramparça” olacağını bilmemesi mümkün mü?
Bayhan, “Kurtlar Vadisi Pusu’yu erkekler seyrediyor, bu kadın dizisi” diye düşünüyor olabilir. Ama aynı saatte Kanal D’de “Annem”. atv’de de “Parmaklıklar Ardında” gibi kadın dizileri çoktan yükünü tuttu. Sizin anlayacağınız Uğur bu maçı baştan kaybetti.
Kanal 1, “Paramparça Aşklar”ı uzun soluklu bir dizi yapmak istiyorsa bir an önce onu “Kurtlar Vadisi Pusu”dan kurtarmalı.

DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, aralarında Kurtlar Vadisi'nin de bulunduğu bazı dizileri 'bölücülük' yapmakla suçlamaya kalkınca küçük fırsat avcılarına 'Muro günü' doğdu. Yediden yetmişe herkesin dilinde olan Kurtlar Vadisi'nin çarpıcı karakteri Muro'nun sahnelerini - anlık seyirci ayartma şehvetiyle- çalanlar ibretlik bir suiistimale sürüklendiler.

Bu ağır ve aleni telif hırsızlığı, aynı zamanda DTP'li vekilin 'sapla samanı karıştırma' çabasını da yüceltmiş oldu. Dalaverenin en aşağılık yanı da bu 'sapla samanı karıştırma' becerisinde yatıyor! Kurtlar Vadisi Pusu dizisini yazanların hayranlıkla takip ettiğim, yüksek mizah ve derin duyarlılık ürünü fevkalade zekice sahne ve diyalogları çok güçlü bir bilinci temsil etmektedir. Parlak oyunculuğu ile Muro karakterine can veren Mustafa Üstündağ üzerinden çok etkin bir bütünleştirici yaklaşım geliştirdiğini anlamamak için ebleh, kötüye kullanabilmek için de fesat kumkuması olmak gerekir.

Kurtlar Vadisi ile aynı kefeye konulmak istenen diğer dizilerin bazı sahnelerinde gerçekten de DTP'li vekilin dediği gibi 'ötekileştirme' dalaletine düşüldüğünü görüyoruz. Oysa Muro karakteri ile yapılan en temel ve en evrensel hizmet, terör örgütünü asli yerine oturtmaktır. Maalesef yıllardır resmi ve gayrı resmi söylemler sayesinde 'ülkenin düşmanı' payesiyle yüceltilen kanlı terör çetesi, Muro karakteri ile suç örgütü düzeyine indirilmektedir. Muro ile deniyor ki:

'Terör örgütü üyeleri, gerçekte birer suç makinesi olsalar bile yine de bizim insanlarımızdırlar.' Bu durumda DTP'li vekilin, Kurtlar Vadisi'ni de, 'ötekileştirme' çabası içinde gördüğü ürünlerle bir tutması, -eğer vahim cehaletten değilse- derin ayrılıkçı hevesin belirtisi sayılmayı hak etmektedir. Bir Kürt siyasetçi eğer samimiyetle 'ötekileştirme' çabalarından rahatsız ise, Muro karakteri sayesinde bu süreci tersine çevirmeye çalışan Kurtlar Vadisi'ni kutlamayı bir görev bilir.

Öyle görünüyor ki bir kısım Kürt siyasetçiler, bazı internet sitelerinde 'Muro'ya biz sahip çıkarız' diyen gencecik ülkücüler kadar dahi feraset sahibi değiller. Kurtlar Vadisi Pusu'nun sahnelerinden birinde Muro karakterinin 'devrimci devrelerim yandı' sözüyle en kestirme yoldan özetlediği 'Türkiye türü özgün çelişkiler' yumağı, esasen etrafında barış çubukları tüttürebileceğimiz bir sohbet ve muhabbet çeşmesi değil midir?

Şüphesiz hiçbir şiddet eylemcisi ve hiçbir katil, hatta hiçbir savaşçı, Muro kadar komik ve sevimli olamaz. Bunun böyle olduğunu en iyi bilenler de diziyi kaleme alanlardır. Onlar, hayat ile hikâyeyi özdeş gösterme çabasını cinlik sanan bazı çokbilmişlerin murdar çorbasına keskin alaycılığın ahusunu zerk etmekte de yerden göğe kadar haklıdırlar. Kaldı ki Muro karakteri bu şekilde incelikli çizilmiş olmasaydı sapla samanı karıştıranların bozuk devrelerini yakabilmek mümkün müydü? Türkiye'de iyi çalışmayan bütün devrelerin yakılması en acil insanlık ve memleket hizmetidir. Kürt'ten nefret edenin, Kürt olmayandan nefret edenin, devrimcinin, milliyetçinin, ayrılıkçının bilumum muzır devrelerini yakabilenlere selâm olsun!

KURTLAR VADİSİ'NDE İHTİRASLI BİR KADINI CANLANDIRAN SEMA ÖZTÜRK, ÖNCEKİ GÜN ZEYTİNBURNU'NDA BİR ALIŞ-VERİŞ MERKEZİ'NDE HAYRANLARIYLA BULUŞTU.
Meslek yaşamında 11 seneyi geride bırakan güzel oyuncu, şarkı söyleme konusunda kendine güvendiğini ama asla albüm çıkarmayacağını dile getirdi. Öztürk, "Şarkı söylemeyi seviyorum, ama şarkıcılığa sıcak bakmıyorum. Türkiye'nin en önemli şirketlerinden teklif geldi. Hatta rahmetli Fahrettin Aslan vefat etmeden önce bana assolistim olur musun demişti. Daha sonra oğlu Mehmet Aslan'la tanıştım, o da sesimi dinleyince babasına hak verdi. Fakat ben profesyonel olarak şarkıcılık yapmayı düşünmüyorum" dedi.

Mesela DTP'li milletvekili Özdal Üçer, devlet işlerini bir kenara bıraktı ve 'Kurtlar Vadisi Pusu' dizisiyle ilgili açıklamalarıyla internet sitelerinde yerini aldı. Özer'in diziye getirdiği eleştirilerin büyük bir kısmı yerindeydi. Ancak bir milletvekilinin hayal ürünü bir yapımı bu kadar önemsemesi herhalde bir tek ülkemizde vuku bulur. DTP'li milletvekilimiz. sadece 'Kurtlar Vadisi Pusu'dan rahatsız olmuyor. atv'nin Gazi ve Show Tv'nin Pars Narkoterör dizisi de Özdal Üçer'den nasibini aldı. Bu arada Üçer açıklamasıyla da dikkat çekiyor; "Bu dizide ulus siyaseti üzerinden, vatan, millet, Sakarya edebiyatı kurgulanarak her türlü karanlık işler meşrulaştırmaya çalışılıyor". Daha önce de dediğim gibi Üçer bu konuda haklı... Yıllardır siyaset sahnesinde ilk 3 sorun arasından düşmeyen konuların böylesine kullanılması yanlış. Ancak insanın aklına ister istemez şu soru geliyor; "Başında ve sonunda 'Bu konular tamamen hayal ürünüdür' gibi bir ibare kullanılan dizileri bu kadar ciddiye alıp bunlarla ilgili açıklama yapmak ne kadar doğru?"